İslam dinarı, Altın Yıllar olarak anılabilecek dönemde, enflasyona karşı bir kaleydi.
Abu Bakr Rieger.
Eski ve Yeni Dinarlar
Alman dergisi GEO Epoche, son sayılarından birinde Vikingler üzerine uzun bir makale yayımladı. Şöyle yazıyordu: “100 milyondan fazla Arap sikkesi, Vikingler tarafından kuzeye götürüldü ve sadece İsveç’te, bunların 80.000’den fazlası bulundu”. Adları putperest anarşistlere çıkmış olsa da kendi pazar yerlerinde dolaşan Doğu’nun inanç sembolleriyle Vikingler’in hiçbir sorunu yoktu. Vikinglerin küçük botları cesaretle uzaklardaki bütün Müslüman şehirlerini ta Bağdat’a kadar ziyaret etmişlerdi. İslam dünyasının sikkeleri yüzyıllarca insanların bir araya gelmesine hizmet etmişti.
İslam dinarı, Altın Yıllar olarak anılabilecek dönemde, enflasyona karşı bir kaleydi. Doğu'da altının satın alma gücü, neredeyse 2,500 yıl boyunca hemen hemen hiç değişmemiş, ve altın, değeri dalgalanmaya meyyal olan gümüş paralar için bir referans noktası olarak hizmet etmişti. Sikke uzmanı Walther Hinz, İslami paralar üzerine yapmış olduğu çalışmasında „Büyük Darius'un zamanında (522-486) bir koç ortalama 5,40 altın para ederdi. Aynı bedel, 1340 yılında Anadolu'da da görülür, bir örnek vermek gerekirse.” diye anlatır.
Eğer bugün internette bir arama motorunda İslami dinarı araştırırsanız, iki milyonun üzerinde kayıt bulursunuz. Binlerce internet sitesi, geleneksel İslami paranın kullanımı, satışı ve önemini tartışıyor. Ünlü 4.25 gramlık altın sikkelerin, hükmî paraların küresel çapta gelişi ile Müslüman bilinçten sökülüp atılmış gibi göründüğü bir zaman geçti. İslam dünyasının çöküşü, madeni paranın düşüşüyle at başı gitti. Osmanlı Tarihi kitabında Halil Inalcik, sadece Osmanlı hanedanının çöküşünü değil, aynı zamanda 1840'ta kâğıt para lehine altın ve gümüş sikkelerden vazgeçilmesini de anlatır.
Avrupa’da altın ve gümüşle bağlantılı paralar, her gün daha da modası geçmiş ve zamanın gerisinde kalmış olmakla suçlanıyordu. Avrupalı bankaların küresel zaferi, stratejik borçlandırma ve kâğıt paranın yürürlüğe konması olmasaydı anlaşılamazdı. Ancak, para üzerindeki spekülasyonların sebep olduğu günümüzdeki enflasyon ve yaygın adaletsizliğin ortasında, insanların kâğıt para hakkındaki görüşleri bir kez daha değiştiriyor. Süregiden borç ve bankacılık kriziyle, Müslümanlar da, eski ölçü birimlerini yeniden hatırlamaya başladılar. Bu önemli bir meseledir, çünkü Dinar birimi, sadece dünyevi ekonomik meseleleri ilgilendirmemekte aynı zamanda, Zekât’ın doğru bir biçimde ödemesiyle de bağlantılıdır. Ağırlıkların standartlaştırması ve birimler arasındaki döviz kurlarının ayrıntıları, Müslüman’ın günlük yaşamında, esas itibariyle her zaman Zekât’ın doğru şekilde ödenmesi gerekliliğiyle bağıntılıdır. Daha Halife Ömer'in döneminde, kullanılan madeni paralar için belirli standart ağırlıklar tespit edilmişti, hepsinden ziyade Zekât hesabını kolaylaştırmak için.
Padişah Abdulmelik, madeni para imalini daha sonra Müslümanların eline almıştı ki bu büyük bir reformdu, yani kendi parasını basmak. Philip Grierson, Abdulmelik’in Mali Reformları başlıklı makalesinde, madeni paralara tek tip bir görünüm ve ebat verme konusunda yapılan çalışmaları anlatır. Para basma imtiyazı, İslam'da siyasal egemenliğin önemli bir simgesi olarak görülürdü. O ünlü Mukaddime’sinde, İbni Haldun, madeni para basımına tam bir bölüm ayırarak okuyucularına siyasal liderin yükümlülüklerini hatırlatırken: “ karşılıklı alışverişlerinde insanlar tarafından kullanılan parayı kalpazanlığa karşı korumak için madeni parayı tesis etmelidir“ der. Bugün, dinarların dünyası, yüzlerce bağımsız oyuncu tarafından hayata döndürülüyor. İlke olarak, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir İslami otorite, tasarımını kendisinin yaptığı yeni bir dinarı dolaşıma sürebilir. Önde gelen imalatçılar, üretimin belirlenmiş standartlarına ek olarak aynı zamanda ağırlıklar ve boyutlar üzerinde de anlaşmış bulunuyorlar. Artık 21. yüzyılın teknik başarıları, madeni paraların en yüksek kalite ve saflıkta yapılmasına imkân sağlıyor.
Global ticaretin olduğu bir dünyada, madeni paraların kalite ve orijinalliği önemlidir. Bugün madeni paralara önceden bilinmeyen yeni güvenlik özellikleri eklenebilir olmasına rağmen taklit madeni paralar, çağlarca eski bir problemdir. Örneğin bugün, özenle hazırlanmış bir işlem, altın madeni paraların sahtecilikten etkilenmemeleri için, üzerlerine hologram püskürtülmesini sağlamaktadır. Başka tedarikçiler, kullanıcılar tarafından kullanan basit malzemelerle tespit edilebilecek görünmez güvenlik özellikleri üzerinde çalışıyorlar.
Modern Internet ödeme sistemleri, dinarın, geçmişe dair bir romantizm olduğu fikrini ortadan kaldırmış bulunuyor. Dinarlar, artık müzelerin hatırı için basılmıyor, daha ziyade Vedia’larla (Bailments) toplanıyor, Vekâlet’lerle (Trust-Agency) satın alınıp satılıyor ve modern ödeme sistemleri kullanarak dünyanın her tarafına gönderiliyor. Bu şekilde bakıldığında, dinarlar, karmaşık bir ekonomik sistemin ve potansiyel bir dünya para biriminin temelini oluşturmaya ek olarak İslami kontratlar alanı içindeki yatırım anlaşmaları için de bir gerçek-değer kuruluşunu haline gelebilir. Bütün bunların önemli bir yönü de, para biriminin fiziksel varlığıdır ki bunun her zaman garanti altına alınmış olması gerekir. Ticaretin kâğıtlar üzerine basılmış ödeme emirleriyle yapılması İslam hukukunda açıkça yasaktır. İslam'ın içindeki çeşitli mali kurumlar arasındaki etkileşim, geleneksel bankaların olmadığı bir ekonomik modeli kesinlikle mümkün kılmaktadır. Batı da dâhil olmak üzere, sayısı gittikçe artan insanlar, artık İslam'ın gerçekten 'Alternatif' bu yönünü yeniden keşfediyor.
Dinar’ı nasıl kullandığınız ya da kullanıp kullanmadığınız ne siyasal bir konudur ne de liberal ya da muhafazakâr bir bakışın göstergesidir, Dinar sadece İslam Ekonomi Hukukunun esası ve hesap birimidir. Dinleri ne olursa olsun pazar yerlerinde tüccarlar, tüketiciler, perakendeciler ve geniş anlamda genel halk tarafından ödemenin bir aracı olarak Dinar kullanılabilecek. İslami piyasa, ödeme vasıtalarında özgür seçime izin verir. Kullanıcılar, Dinar’a sadece ağırlığı ve sahip olduğu veraset değerinden dolayı güvenirler.
Bir ölçü birimi olarak Dinar, Goethe’nin öngördüğü gibi, kâğıt paranın tedavüle girişini “dizginsiz kapitalizmin anahtarı ve böylece yaratılış için bir tehdit” olarak okuyan bir felsefede de yankı buluyor. Teknolojinin -özellikle mali teknoloji- gücünü sınırlama gerçekten İslami Maliye Hukuku’nun önemli bir boyutudur. Adil ve karşılıklı rıza ile ticaret yapmak Kuran’ın en önemli emirlerinden biridir.
Fakat şimdi altın ve gümüşle basılmış para birimlerini yürürlüğe koymak için başka nedenler de var. Altını destekleyen, dünya hareketi gibi bir şey ortaya çıkmış bulunuyor. Sadece ABD'de, 13 federal eyalet, ödemenin yasal bir yolu olarak gerçek madeni parayı tedavüle çıkarmak istiyor. Avrupa'da, dinarların satışı ve diğer altın-temelli özel paralar, uygulamada karşılaşılan bir takım kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Alman Maliye Yasası ve Madalyon Yönetmeliği, madalyonları üretmen için sana izin veriyor, ama katma değerle birlikte satılmaları gerekiyor, bu da onları devlet tarafından basılan sikkelerle (yasal paralarla) rekabet edemeyecek hale getiriyor.
Fakat Almanya'da bile, Alman Parlamentosu da dâhil olmak üzere, hükümetin parası lehine önyargılı olmaksızın, para biriminin özgürce seçilebilmesini savunan bazı önemli sesler vardır. Liberal bakış açısına sahip FDP’li Alman Parlamento üyesi Schäffler'a göre, devletin kötü para yığınlarını tedavüle pompalamasının önüne sadece para birimleri arasındaki serbest rekabet geçebilir. Piyasa kurallarının para birimlerine uygulanmasına izin verilmesi fikri gittikçe daha da fazla taraftar topluyor.